Edebiyat

Atasozleri

Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar

Kırk hırsız bir çıplağı soyamamış

Köre şimdi gece demişler; ne zaman gündüzdü demiş

Karga dermiş ki: Çocuklarım olalı burnumu göme göme bok yiyemedim

Sağlık varlıktan yeğdir

Sahipsiz eve it buyruk

Osurukla boya boyanmaz

Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir

Yaşı at pazarında sorarlar

Söyleyenden dinleyen arif gerek

Haberi verenden alan uz gerek

Alismis kudurmustan beterdir

Azdan az gider, coktan cok

Tahsil cehaleti alir, eseklik baki kalir

Üç göç, bir yangın yerini tutar

Yerinden oynayan yetmiş kazaya uğrar

Abdal ata binince bey oldum sanır

Aza sormuşlar nereye, çoğun yanına demiş

Eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşiş vermiş

Beş kuruşun üstünde oturmaya beş batman göt gerek

Baş ağır gerek, kulak sağır

Bin tasa bir borç ödemez

Binin yarısı beş yüz o da ben de yok

Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler

İtle çuvala girilmez

Çarşı iti ev beklemez

Boşboğazı ateşe atmışlar, odun yaş diye bağırmış

Bir tepe yıkılır, bir dere dolar

Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır

Bir günlük beylik, beyliktir

Dertsiz bir kabak varmış, onun da başını kesip içini oymuşlar

İt derisinden post olmaz

Eski düşman dost olmaz

Dost ağlatır, düşman güldürür

Dost yüzünden, düşman gözünden bellidir

Ayaga degmedik tas olmaz, basa gelmedik is olmaz

Çok konuşan çok yanılır

Evden bir ölü çıkacak demişler, herkes hizmetçinin yüzüne bakmış

El için ağlayan gözden olur

Eceli gelen fare kedi taşağı kaşır

Düzlükte kurt ulusa, evde itin bağrı sızlar

Düşenin dostu olmaz

Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir

Düşman düşmana gazel okumaz

İstemem diyenden kork

İt ite buyurur, it de kuyruğuna

İt, boku acından yer

İtin ahmağı baklavadan pay umar

İtin akılsızı kurban bayramında sılaya gider

Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı

Kırk hırsız bir çıplağı soyamamış

Kar erir, bok ayaza çıkar

İyilik iki baştan olur

Göçtük yurdun kadri konduk yurtta bilinir

Gönlün yazı var, kışı var

Kuş kanadına kira istemez

İt ağzını kemik tutar


Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan

Senden devletli ile ortak olma

Dost ile ye, iç, alışveriş etme

Sermayen bir yumurta ise taşa çal

Kırk serçeden bir kaz iyi

Kuru gayret, çarık eskitir

Fırsat sakal altından geçer

Kurda neden boynun kalın? demişler, işimi kendim görürüm de ondan demiş

Gürültü istemeyen kazancı dükkanına girmez

Sen rezil olacagina paran rezil olsun

Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak


Kendimi taniyana kadar ömrümü tükettim

Yedi sene sefere gitti geldi gene eski eşek

Tilkiden kurnaz yoktur, derisinden de çok yoktur.

Katıra ‘baban kim?’ demişler, dayım attır! demiş.

Hem kara ayıp, hem de ağır utanç

Tuttunsa birakma, bıraktınsa ardına düşme.

Köpek korktuğu yana havlar.

Sap ile şeker Diyarbakir’a gittiler, şeker sustu oturdu, sap kalktı kendini övdü.

Kızarak ve bağırarak laf söylemek kadının silahıdır

Hafif akıl ağır yüktür.

Biz diyoruz babamız açlıktan ölüyor, o diyor niye ona bir pilav yapmadınız.


🎰