📋

Literature

Şiirler

~4 mins read

Canı cehenneme rahat uyuyanın

Kapısını örtenin perdesini çekenin

Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın


çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse sen aklı başında kalabilirsen eğer

herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır hem kendine güvenebilirsen eğer

bekleyebilirsen usanmadan yalanla karşılık vermezsen yalana

kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer

ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir ikisine de vermeyebilirsen değer

söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz kandırabilir diye safları dert edinmezsen

ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz koyulabilirsen işe yeniden

döküp ortaya varını yoğunu bir yazı-turada yitirsen bile yitirdiklerini dolamaksızın dile baştan tutabilirsen yolunu

yüreğine sinirine dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin bırakıp gittiği noktada sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken

dost da düşman da incitemezse seni, ne küçümser ne de büyültürsen çevreni

her saatin her dakkasına emeğini katarsan hakçasına

her şeyiyle dünya önüne serilir üstelik oğlum adam oldun demektir

Rudyard KIPLING

Çeviri: Bülent ECEVİT


Bugün pazar.

Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.

Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak

bu kadar mavi

bu kadar geniş olduğuna şaşarak

kımıldanmadan durdum.


Sonra saygıyla toprağa oturdum,

dayadım sırtımı duvara.

Bu anda ne düşmek dalgalara,

bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.

Toprak, güneş ve ben…

Bahtiyarım…


Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine


Memleket mi, daha uzak,

gençliğim mi, yıldızlar mı?

Bayramoğlu, Bayramoğlu,

ölümden öte köy var mı?


Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin

sen ülkemin yaz geceleri gibisin


Hoş geldin kadınım benim hoş geldin

ayağını bastın odama

kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi

güldün,

güller açıldı penceremin demirlerinde

ağladın,

avuçlarıma döküldü inciler

gönlüm gibi zengin

hürriyet gibi aydınlık oldu odam…

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.


Anayasası İnsanın

Ustamız Eluard’ın izinden

Kan yasası bu insanın:

Üzümden şarap yapacaksın

Çakmak taşından ateş

Ve öpücüklerden insan!

Can yasası bu insanın:

Savaşlara yoksulluklara

Ve binbir belaya karşın

İlle de yaşayacaksın!

Us yasası bu insanın:

Suyu şavka döndürüp

Düşü gerçeğe çevirip

Düşmanı dost kılacaksın!

Anayasası bu insanın

Emekleyen çocuktan

Uzayda koşana dek

Yürürlükte her zaman


Bereket Versin

Yaşama bir gitardır

Tellerine vurdukça yediveren

Güneş nasıl doğarsa

Ve yeşil ne kadar solaksa

Saksofon ne kadar benziyorsa asma kabaklarına

Bir sebzevat kokusu sarıyor ortalığı

Sanki sırık tomatları biz kızardık diyorlar

Santana çaldıkça

Kurbağalar ötüyor tosbağalar yürüyor

Beni bir bostana gömün

Gübre olmak istiyorum

Can Yücel


Orhan veli

Denizlerimiz var, güneş içinde;

Ağaçlarımız var, yaprak içinde;

Sabah akşam gider gider geliriz,

Denizlerimizle ağaçlarımız arasında,

Yokluk içinde.


Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?

Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?

Her zaman güzel mi bu kadar,

Bu eşya, bu pencere?

Değil,

Vallahi değil;

Bir iş var bu işin içinde.


Beni bu güzel havalar mahvetti,

Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu guzel havalar mahvetti.


Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.


Benim de mi düşüncelerim olacaktı,

Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,

Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?

Çok sevdiğim salatayı bile

Aramaz mı olacaktım?

Ben böyle mi olacaktım?


Baharın İlk Sabahları

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar

Karsı damda bir güneş parçası,

İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;

Bağıra çağıra düşerim yollara;

Döner döner durur basım havalarda.


Sanırım ki günler hep güzel gidecek;

Her sabah böyle bahar;

Ne is güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.

Derim ki: ‘Sıkıntılar durdursun!’

Sairliğimle yetinir,

Avunurum.


yaşamak

Biliyorum, kolay değil yaşamak,

Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;

Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,

Gündüzleri gün ışığında ısınmak;

Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,

Yan gelebilmek Çamlıca tepesine…

-Bin türlü mavi akar Boğaz’dan-

Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

Biliyorum, kolay değil yaşamak;

Ama işte

Bir ölünün hala yatağı sıcak,

Birinin saati işliyor kolunda.

Yaşamak kolay değil ya kardeşler,

Ölmek de değil;

Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.



🔀

🎰